Ey Meraklı Okuyucu,

HOŞGELDİN

20 Nisan 2010 Salı

Yeşil Londra'da Renkli Bahar




Bahar Geldi, etraf yeşillendi. Benim aklımda İzmir'de açan akasyalar mimozalar, İstanbul'da laleler, Bursa'da erguvanlar, Hatta çocukluğumun Ankarasından Leylak kokuları var. Herkesin bildiği gibi ben gerçek bir bitkiseverim, dolayısı ile Londra'da da gözlerim bitkileri arıyor. Şansıma, Londra parklar ve bahçeler konusunda son derece zengin olduğu için burada bahar mutluluğu yaşmak çok kolay.

Daha önce Londra'yı görmemiş olanlar için buradaki yeşil alan oranını şöyle açıklayabilirim. Devletimizin İmar ve İskan Bakanlığı kentte kişi başına 10 m2 yeşil alan öneriyor. Büyükşehirlerimizde durum 2009 itibariyle:   


1)İstanbul:2,5 m2 http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=17004 
2)İzmir:1,5 m2 http://www.mimdap.org/w/?p=7375 
3)Eskişehir: 3 m2 
4)Antalya: 4,5 m2 

5)Ankara'da kişi başına düşen yeşil alanın 17.3 m2'yi yakaladığını büyükşehir belediyesi açıklamış ama bilemiyorum gerçeklik payını. Türkiye'de 10 m2/kişi olan yeşil alan normunun Amerika ve Avrupa kentleriyle karşılaştıralım:
Stockholm'de 87,5 (en yeşil Avrupa kenti 2009 birincisi)
Amerika'da 77-84m 
İngiltere'de 78m
Amsterdam'da 45,5m
Roma'da 45,3m 
Fransa'da 35,7 m


Türkiye'nin en başta 10m2 hedefini yakalaması sonra da bunu 30a çıkarması lazım betonkent olmaması için. Sosyo-politik konuları açıklığa kavuşturduktan sonra biraz doğal güzelliklere bakalım. 
Regents Park'tan bir manzara. Londradaki İrili ufaklı yüzlerce parkın neredeyse hepsinde göl ya da gölet bulunur. Yeşillik ya da suya bakan evlerin fiyatleı yaklaşık %35-40 daha pahalıdır. Tek başına bu bile şehri yeşillendirmek için yeterli bir motivasyon sayılmaz mı?

Londra'da parklar sadece yeşil alan olarak düşünülmez. doğal yaşam parklarının dışında birçok hayvana evsahipliği yapan parklar vardır. Genelde su kuşları ve sincaplar buraların daimi konuklarıdır. İlginç bir detay ise tüm kuğuların Kraliçeye ait olduğu gerçeğidir, hepsinin ayağında özel tanıtıcı yüzükleri var. kuğulara zarar vermenin ciddi bir cezası varmış, kraliçenin malına doğrudan zarar vermek anlamına giriyor sanırım. 
Parkların klasikleri arasında yandaki gibi siyah kuğular bulunur. Onlara sıklıkla kazlar, ördekler ve bazen de ne alaka bilmiyorum ama pelikanlar eşlik eder. Güvercin ve sincapları saymıyorum zira onlar her yerdeler. Geldiğimden beri belki 30 kere sincap gördüm ama her seferinde çocuk gibi seviniyorum. Bir hayvan bu kadar mı şeker olur? Minicik elleriyle birşeyler yemeleri, sıçraya sıçraya gezmeleri... hastayım sincaplara

Bizim nasıl tipik ağaçlarımız varsa mevsimsel olarak burada da Manolyalar, kamelyalar ve orman gülleri var. Ben kokulu çiçekleri her zaman tercih ederim ama bunların da rengi yabana atılır gibi değil. 


PS: Angel'da bir kilisenin bahçesinde tomurcuğa durmuş bir leylak keşfettim. Yarın gidip açmış mı diye kontrol edeceğim. Mükemmel renk ve koku bir arada... Keşke Leylakların ömrü bu kadar kısa olmasaydı da tüm sene kokusuna rengine hasret kalmasaydım. 
Yine de herşeye rağmen, Hoşgeldin bahar! 

Hiç yorum yok: