Ey Meraklı Okuyucu,

HOŞGELDİN

24 Şubat 2010 Çarşamba

Dersimiz Trafik: Yollarin Dili Olsa

 
Londra yollarında Türkiye'dekine hiç benzemeyen bir trafik var. Bu, sadece kendi kendine gidiyormuş gibi görünen direksyonu sağdaki arabalardan kaynaklanmıyor. Yollar ne kadar işlek olursa olsun korna sesi pek duyulan birşey değil Londra'da. E-5 in kenarında yaşayan ve hergün dolmuşçuların kornayla besteledikleri yeni makamlara aşina biri için buna alışmak biraz zaman alıyor taktir edersiniz ki.  
Londra sakinleri ya da yetkileleri trafik ışıkları ya da dolmuşçuların korna/mors alfabesinden daha etkili bir yol bulmuşlar. Yolların dili olsa da konuşşa demişler ve yolu konuşturmanın yolunu bulmuşlar. Neden bahsettiğimi anlayabilmeniz için bir kaç resim koydum. Henüz tüm kuralları çözemedim -zaten normalde de araba kullanmadığım için bu işte pek iyi değilim. 

Öncelikle Londra'da İngilizden çok yabancının yaşadığı ve turizmin gerçekten bu şehrin kalbi olduğu gerçeğini gözardı etmemişler ve alışkın olmayan bünyeler için gerekli uyarıları her yere koymuşlar. Bu yetmemiş, biraz da yollara yazmışlar insanlar karşıdan karşıya geçerken ezilmesinler diye.Yollarda otobüsler, yayalar ve arabalar için farklı renklerde çizilmiş çizgiler var. 




Yandaki resimde kaldırımın yanında görülen kırmızı çift çizgi sanırım işaretli bölgelerde durulamayacağı anlamına geliyor. Yaya geçitleri genelde sarı/turuncu ile boyanmış oluyor. Bisiklet yolları yeşil, ışıklarda her zaman bisikletlerin beklemesi için en öndeki kısım onlara ayrılıyor ve bu bölge de yeşille boyanıyor. Hava ne kadar soğuk ya da yağışlı olursa olsun insanlar bisiklete binmekten asla vazgeçmiyor. Ben de bir bisiklet sahibi olmak istiyorum. Bu şekilde daha özgürce daha çok gezebilirim :)

Bu resimde baklava desenli alan kesinlikle kimsenin duramayacağı bölgeyi işaret ediyor. Dönüş için bekleyen araçların önünde yerdeki C harfinin gizemini çözemedim ama Centre-merkez anlamına geliyor olabilir zira burada özellikle ana yollarda, yolun gittiği yeri asfalta yazma gibi bir uygulama var. Tabelayı kaçırdım sorunu olmuyor dev gibi yazılarla yolu takip etmek oldukça kolay. Trafik hızı da oldukça düşük, sanırım gerçekten şehir içindeki 50 ya da 70 hız uygulaması burada hayata geçmiş.


Beni tanıyan herkesin bidiği gibi trafikte en sinir olduğum şey yaya haklarının araç haklarının geriside kalmasıdır. Burada insan verilen önem ve değeri kaldırımlardan ve yaya geçitlerinden bile anlaşılıyor.  Resimden net olarak anlaşılıyor mu bilmiyorum ama kaldırımlar 10 cmden alçak olmasına rağmen kaldırım ve yolun kesiştiği yan yollarda yol yükseltilerek kaldırım hizasına getirilmiş. Bu şekilde yaya yol boyunca yürürken kaldırımlardan inip çıkmak zorunda kalmıyor, arabalar içinde yükselti ve yön uyarısı gördüğünüz gibi ok işaretleri ile yapılıyor. 


Bu örneği bulmak için oldukça çok dolaşmam gerekti. Eğer kaldırımın yüksek olması gerekiyorsa yaptıkları uygulama basamaklama. Nüfusun giderek yaşlandığı bir ülkede bu tip şeylere sanırım biraz daha fazla dikkat ediliyor. Londra'da yaya olmak pek çok büyük şehirden farklı olarak oldukça kolay ve güzenli.Hatta sağınıza solunuza bakmadan yola çıksanız bile birinin size çarpma olasığılı yok denecek kadar az. Etrafta belirtmemesine rağmen daha önce belirttiğim gibi trafik hızı oldukça düşük ve sürücüler yayalar ve bisikletliler hakkında oldukça duyarlılar.

Bir gün benim güzel ülkemde de bu trafik standartlarına ulaşmayı umuyorum. Ne zaman olur, benim ömrüm yeter mi bilmiyorum ama yine de umuyorum.

2 yorum:

Elfhan dedi ki...

yeni blog yazmanın zamanı gelmedi mi sence by the way Avustralya'dada trafik aynı bu yönde :D

Unknown dedi ki...

Kitap yazıyorum blog biraz bekleyecek malesef. Artık senden bekliyoruz Avusturalya anılarını