Ey Meraklı Okuyucu,

HOŞGELDİN

9 Şubat 2010 Salı

Gençlik iksiri

Mitoloji gençlik iksiri ya da gençlik pınarını arayan sayısız kahramanın hikayesi ile doludur. Sadece mitoloji değil, dünya kültürlerinin hemen hemen hepsinde bu konuda verilmiş sayısız örnek vardır. Benim kişisel favorim Dorian Grey'in Portresi'dir. Bilenler bilir ama bilmeyenler için bu klasik kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum. 

(Bu arada filmi var http://www.imdb.com/title/tt1235124/  dün gece izledim)

Dorian genç, yakışıklı ve saf bir kasaba insanıdır. Londra'ya gelince tanıştığı Henry karakteri onun ahlakını bozar. Önce sigaraya, sonra alkole ve tabi ki kadınlar alıştırır. Dedesinden gelen miras ve sosyetenin gözbebeği olması nedeniyle kısa sürede yozlaşır. Onun güzelliğine hayran olan bir ressam portresini çizer. Bizim yakışıklı hedonist karakterimiz yaşlanarak güzelliğini kaybedeceğinden korktuğundan kendi yerine portresinin yaşlanmasını diler. Burada Şeytana "daha çok bilmek" için ruhunu şeytana saten Faust'un, "sonsuza kadar genç kalmak" için ruhunu satan versiyonunu görürüz. Dileği kabul olur ve yaşlılığın ve günahlarının izleri kanvasta kendini gösterirken Dorian ebedi gençliğini sansasyonlara konu olacak şekilde yaşar. Tabi ki eninde sonunda gerçekler ortaya çıkar ama sonunu anlatarak heyecanını kaçırmayayım.

Mitolojide sonsuz yaşamın peşinden giden kahramanlardan en bilineni Gılgamıştır. Sevgilisinin ölümü ardından ölümsüzlük otunun peşinden yerin altını üstünü getirip tam buldupu anda da otu bir yılan kaptıran bu kudretli yarı tanrı da malesef ölümle randevusunu atlatamaz. 

Ölümü yenen kahraman olarak bir iskoçyalı highlander kabilesi var. Vampir, zombie falan onları saymıyorum zira onlar öldükten sonra ölümsüz kalıyorlar ki bu ayrı bir konsept. Günümüzde ise yaşlılık korkusu ya da genç kalma arzusu plastik cerrahiyi besleyen nehirler olarak görülebilir. Henüz estetik-gençlik pınarına gitmeye niyetim yok ama bir önceki durak olan kozmetik-gençlik pınarı her yaştaki kadın ve erkek için cazip bir durak.
 
Önce bir kutu boya alınır. Buradaki  kutulardan bir sürü parça çıkıyor, yapboz gibi. Dikkatle sayfalar uzunluğundaki talimatname okuunur. Tüpün içindekiler büyük şişeye dökülüp çalkalanır. Saça koruyucu krem sürülür. Şişenin ucuna taraklı uç takılır ve bir arkadaş yarddımı ile boya yapılır. tam olarak 30 dakika sonra yeni saç renginiz yıkamaya hazır. 

Ben kızıldan kendi rengime dönmeye karar verdiğim için en koyu kahverengini seçtim. Zira rengin yıkadıkça açılacağı gerçeğini göz önünde bulundurmak lazım- bir nevi amortisman hesabı yaptım yani :P Sonuç aşağıdaki gibi oldu:


Üniversiteye ilk başladığım yılları hatırlayanlar bir karşılaştırma yapabilirler. Ama sanırım şimdi daha güzeli demeyelim ama bakımlıyım :) Burda aldığım iltifatlara göre yıllanmış bir şarap sendromuna yakalanmışım, ki bu hiç de fena birşey değil. Saçlarım artık resimdeki kadar koyu değil, kendi renginde. Ne kadar genç mi görünüyorum, 23 diyorum şüphelenen çıkmıyor, o kadar!!!

Şimdi bu konuya neden girdin derseniz, hatırlamıyorum. Oysaki başlarken güzel bir yere bağlamayı planlamıştım. Neyse, aklıma gelirse sonradan eklerim.


4 yorum:

Elfhan dedi ki...

bızım aılenın genetıgınde genclık var yanı bu sacla yapabılecegın bısey deıl anneme tesk etmen gerekıyor :D

Adsız dedi ki...

Geçen gün CCTV'de bi programa çıktım. 8 kişi hilal şeklinde oturuyoz. Ve şerefsiz kameraman karşı grubumdakileri çekerken farkettim ki, şerefsiz kameramanın ayarı bozulmuş kamerası benim tam saçımın dönerindeki kıl yoğunluğu açısından bacak derisine benzemiş kafa derisini gösteriyor. 1-3-5-20. Dakikalarca! Ne zaman karşı grubu göstercek olsa benim kafanın cep telefonu ekranı küçüklüğündeki sorunlu bölgesi sağ alt köşede, orda duruyor. Başka açı kalmadı mı!

Bu kadarla kalsa iyi! Tatil münasebetiyle sakalları saldım. beyazların miktarı hala saymaya gelecek kadar olsa da bir futbol takımı oluşturacak miktara ulaşmışlar.

Bu kadarla kalsa iyi! Pekin'in %40'ı aşmayan kuru kışı nedeniyle yüz derim ilk kez bu yıl isyan etti. Yüz kremi aldım artık. Yüz kremi delikanlılığı bozar diye kullanmaya karşı çıkıyordum hep. Asıl neden kozmetik ürün kullanma alışkanlığımın olmamasından kaynaklanan tembellik tabii.

NEyse ki, "kaç yaşındasın" diye soran terbiyesizlere "Sen söyle bakem kaçım?" diyince 28'den fazla söyleyen çıkmıyo daha. "Köpeğim" diyince de, "Ha pardon 27 o zaman" diye de düzeltiyolar. Süpper!

"Adsız"

Adsız dedi ki...

Fufu walla universite yillarina donmussun :) ama kesimini bu yila uydurabilirsin daha degisik havali bisey dene sana guveniyorum :)
Guliz

Unknown dedi ki...

Teşekkür ederim canim. Uzatma çabasina girdigim için bu aralar kestirmeyi düşünmüyorum. İnsanın canı neden uzunken kısa, kısayken uzun saç ister sorunsalını yoğun biçimde yaşıyorum :) Ayrıca burda kesimler pahalı olduğu gibi kime güveneceğini de bilmiyorsun. Ülkemizin kuaförü gibi kapris çekmez ucundan azıcık kes diye. Yolunmuş tavuk kıvamina gelmemek için bir iki ay şekilsiz yaşayıp ülkem sınırarına girince toparlatmayı düşünüyorum.
PS:Dün Hintli kızlardan biri saçını niye boyadın önceki sarı hali çok güzeldi dedi, şaşırdım tabii zira sarı dediği saç akan kırmızıdan geriye kalan turunculardı. Hele bir iş bulayım belki radikal bir kesim değil ama renk denemesi yapabilirim :)Pembe, mavi burası her rengi kaldırıyor:)