Ey Meraklı Okuyucu,

HOŞGELDİN

21 Ocak 2012 Cumartesi

Demir Lady’nin hatıraları ve hatırlattıkları
Geçen hafta Londra’da vizyona yeni giren Demir Lady filmini izleme fırsatını buldum. İsminden tahmin edebileceğiniz gibi film bir savaş zamanı çocuğu olarak zorluklarla büyüyen Margaret Thatcher’ın ideallerini gerçekleştirmek için erkek egemen İngiliz parlamentosunda tek başına verdiği mücadeleyi, politik kariyerindeki yükselişi ve düşüşü anlatıyor.Bu yazıyı aslında ara ara yazdığım populer psikoloji sitesi için yazmıştım ama buraya kısmet oldu. Neden bu kadar ciddi diye merak edersiniz diye şimdiden bilgi vereyim dedim. 

Ancak bir psikolog olarak ben filmi sadece bir politik biyografi değil aynı zamanda bir çeşit psikososyal gelişim dönemleri dersi olarak izledim.  Hatırlayacagınız gibi Erik Erikson’un ünlü Psikososyal gelişim kuramı sekiz ana dönemden oluşur;
1.Temel Güvene Karşı Güvensizlik (0-18 ay),
2.Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe (1,5-3 yaş),
3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk Duygusu(3-6 yaş),
4. Çalışkanlığa Karşı Yetersizlik Duygusu(6-11 yaş),
5. Kimlik Kazanmaya Karşı Kimlik Karmaşası (12-21 yaş)
6. Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık (Yalnızlık) (21-40 yaş)
7. Üretkenliğe Karşı Verimsizlik(Durgunluk)(40-65 yaş)
8. Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk(65 yaş ve sonrası)

Filmde Margaret’in çocukluğuna yer verilmemesine rağmen hatıralarındaki geri dönüşler sayesinde onun önceki dört gelişim dönemlerindeki güven, özerklik, girişimcilik ve çalışkanlık evrelerini başarıyla tamamladığı anlaşılıyor.
Erikson ergenlik dönemini çocukluk ve yetişkinlik dönemi arasındaki belirgin ve bilinçli bir evre olarak tanımlamıştır ve bu süre kimlik kazanma veya kimlik karmaşası ile sonuçlanacak beşinci dönemi içerir. Bu dönemde ergenler günlük hayatlarındaki ideal örneklerle, daha önceki dönemlerde sahip oldukları beceriler ve roller arasında bir bağlantı kurmaya çalışırlar. Yetişkinliğe geçişin tamamlanabilmesi için kimlik duygusunun yeterince oturmuş olması gerekir. Eğer ergenin kim olduğuna ya da ne yapmak istediğine karar vermede zorluk yaşarsa bu dönem kimlik karmaşasıyla sonuçlanır. Bunun tam tersi durumda ise kimlik kazanımı sağlanır.
Filmde babasının desteğinin ve politikaya bakışının genç Margaret’i nasıl şekillendirdiği, onun kendi kimliğini oluştururken neler yaşadığı net bir biçimde gözlerimizin önüne seriliyor. İdealist ve destekleyici bir baba, sessizce çalışmaktan başka hayata hiçbir katılımı olmayan anne, eleştirel akranlar, savaş zamanının zorlukları… hepsi onun şikayet eden değil, harekete geçen biri olmaya itiyor. Çeşitli zorluklarla üniversiteyi bitirip yerel yönetime katılıyor ve politik mücadelesine başlıyor.
Erikson’un  altıncı dönemi olan yakınlığa karşı yalnızlık, sosyal ilişki kurabilme, taviz verme, özveri ve diğer sosyal becerileri içerir. Genç Margaret bu yakınlığı ilerde ikizlerinin babası olacak genç bir adamda buluyor. Margaret “ben kocasının kolunda sessizce oturacak kadınlardan değilim, yaşamımın bir anlamı olması gerek” diyerek evlilikten beklentisinin en başından politik ideallerinin önüne geçmeyecek aksine onları destekleyecek bir ilişki olduğunu müstakbel kocasına ifade ediyor. Filmde önceliklerini aileden çok ideallerden yana kullanmasının sosyal ilişkilerini nasıl etkilediğini görebiliyoruz. Bununla beraber eş seçimindeki isabetli tercih, her şeye rağmen yanında güven duyabileceği bir dost olmasını sağlıyor. 
Yedinci aşama olan üretkenliğe karşı verimsizlik kişinin orta yaşa ulaştığı, çocuklarının büyüyüp meslek hayatında yüksek bir noktaya geldikleri dönemi işaret eder. Bu noktada kişi toplum ve kendisi için üretmekle kendi içine çekilmek arasında bir tercih yapar. Margaret bu dönemde bir çıkmaza girdiğini düşündüğü partisini içinde bulunduğu ataletten kurtarmak için başkanlığa adaylığını koyar. Amacı kazanmak değil, insanları düşünmeye, harekete geçmeye teşvik etmektir. Amacı fazlasıyla yerini bulur, önce parti başkanı ardından da başbakan olarak hayalini kurduğu değişimi gerçekleştirir.
Sekizinci ve son aşama olan benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk bireyin temel çabalarını tamamladığı, geçmişini sorguladığı ve başarılarının keyfini çıkardığı bir dönemdir. Margaret azimli ve taviz vermeyen politikaları ile hem başarı hem de birçok düşman kazanmıştı. Başbakanlığının üçüncü döneminde kendi partisinden, güvendiği kişilerden destek bulmak yerine yerinden edildiğinde büyük bir hayal kırıklığı ile kendi içine çekilir. Anılarından oluşan bir kitap yazarak kendi geçmişini, hatalarını ve kararlarını sorgular. Bu dönem sosyal projelerle biraz aydınlansa bile eşinin ölümüyle tamamen kararır. Yaşlanma ve yas pek çok savaşın galibi demir ladyi ruhen yıpratır. Filmde artık yaşlanmış olan Margaret’in ölmüş kocası ile yaptığı sohbetleri, onunla yalnızlığını nasıl doldurmaya çalıştığını görüyoruz.

Dikkat çeken diğer bir konu ise unutkanlıkla başlayan demans belirtileri. Bir zamanlar duruşu ile bir ülkeyi değiştiren demir ladynin kocasının hayali ile konuşan, sürekli birinin gözetimine ihtiyaç duyan, geçmiş ve şimdiki zaman arasında yolculuk yapan yaşlı ve aciz bir kadın olarak görmek insanda farklı duygular uyandırıyor, kendi gelişimsel yolculuğumuzu sorgulamamıza neden oluyor.
Ne kadar zengin, ünlü ya da güçlü olursak olalım, psikososyal evrelerini başarı ile tamamlamış bile olsak kaçınılmaz olarak yaşlanacağız. İlerleyen teknoloji bize nasıl daha sağlıklı olabileceğimizi, nasıl sağlıklı yaşlanacağımızı söylese de Demans, Alzheimer ya da Parkinson olmayacağımızın garantisini veremiyor. Yaşlanma ve yaşla gelen hastalıklar hakkında bilinçlenme sağlamak açısından bu ve bunun gibi filmlerin son derece faydalı olduğunu düşünüyorum. Fırsat bulursanız izleyin derim. Ayrıca Merlyn Streep'in Margaret Thatcher'e benzerliği inanılmaz. :)

Erikson, E.H. (1968). Identity: Youth and Crisis. New York: W.W. Norton&Company,Inc.
Erikson, E.H. (1980). Identity and Life Cycle. New York: W. W. Norton&Company,Inc.
ARSLAN, E., ARI, R., (2008) Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri Ölçeğinin Türkçe’ye Uyarlama, Güvenirlik Ve Geçerlik Çalışması. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi (19) 53-60

Hiç yorum yok: