Ey Meraklı Okuyucu,

HOŞGELDİN

5 Ocak 2010 Salı

Doğum günü

Yeni yıl telaşının ve dün geceki kalabalık doğumgünü kutlamasının ardından durum değerlendirmesi yapmanın zamanı geldi.  Eski yılın son saatleri ve yeni yılın ilk anlarında yapılan kutlamalar neredeyse dünya üzerindeki tüm halklar tarafından kutlanıyor. Beraber birşeyler paylaşmanın, kutlama yapmanın coşkusu elbette anlaşılabilir. Ama nihayetinde ertesi gün hayat kaldığı yerden devam ediyor. Yapılan tüm hazırlıklar haftası dolmadan toparlanıp gidiyor ve sene sayısal olarak değişmenin yanında aynen devam ediyor. Girene kadar heyecanlı olan yeni yıl ikinci günden itibaren hiç de matah bir şey sayılmıyor.


Gel gelelim aynı şeyi doğumgünleri için söylemek mümkün değil. Yılda sadece bir kere kutlanmasına rağmen  sürekli unutulan, aramadın diye dargınlıklara sebebiyet veren ve uyduruk hediyelerle geçiştirilen doğum günlerinin yılbaşından ne eksiği var? İnsanların,özellikle de kadınların doğum günleri konusunda bu kadar hassas olmasının nedeni doğum günlerinin eksiği olmadığı gibi fazlasının olması bence.


Kendi adıma konuşacak olursam, yılbaşı ile 3-4 gün arkasındaki doğum günümün birleştirilmesinden hiç hoşlanmıyorum. Tarihleri çok yakın olduğundan bazı kişilerin böyle bir eğilime girmesini anlayabiliyorum ama bence yeni yıl, doğum günümden daha kıymetli değil. Kamusal bir eğlence doğum günümü gölgede bırakmamalı, ne de olsa o benim günüm. Yılın kişiye ait olan tek günü, bireysel bayramı.


Doğumgünlerini biricik ve özel yapan şey de bu bence: Bireyselliği. Bugün benim günüm diyebilmenin keyfi. Hediyelerin ya da kesilen pastanın, üflenen mumların tek başına bir anlamı yok. Bunlar sadece hatırlama ritüelinin bir parçası. Dünyaya birşeyler katmak için doğdum ve bugün bana bunu hatırlatıyor. İstediklerimi ya da yapmam gerekenleri yapabilmek için önümde yeni bir yaş, yeni bir olgunluk ve anlayış dönemi var, bunu kullan. Bunu, arkadaşlarınla paylaş. Bırak sana hayatlarında ne kadar yer verdiklerini göstersinler.


İnsanların aranmadıkları için doğumgünlerinde hayal kırıklığına uğramalarının asıl sebebi, o kişinin hayatında bir değişiklik yapacak ya da senenin bir günü hatırlanacak kadar etkileyememiş olduğunu fark etmesidir. Kişi hem biraz kendisine kızar hem de haksızlığa uğradığını düşündüğünden hayata. "Neler paylaştık biz onunla ama doğum günümde bir mesaj bile atmadı...." Burada yaşanan duygu sadece bir tane değildir, altında yatan duygulardır asıl insanı etkileyen (bu ayrı bir yazı konusu olabilir).


Tabii ki olaya sadece kötü tarafından bakmamak lazım. Beklenmedik telefonlar alabilir, uzun zamandır görüşmediğiniz kişilerden gözlerini dolduracak özlem dolu mesajlar okuyabilirsiniz. Evde yakın arkadaşlarınızdan bazıları yarı-süpriz parti hazırlamış olabilir. Doğum günü asıl amacına bunlarla ulaşır. Senin için buradayız: Hayatımızda olduğun, bizimle yaşamı paylaştığın için mutluyuz ifadesinin hayat bulması doğum gününü kutlanmaya değer kılan olgudur.


Hatırlamakta fayda var:
Hayat ne yaparsanız o kadardır!
Ne bir avuç eksik ne bir karış fazla.
O zaman bir an önce çalışmaya başla :)

Hiç yorum yok: